DİNLERDE VE DİNCİ REJİMLERDE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK OLMAZ

     Din toplumsal bir kurumdur. Sosyolojik ve bilimsel  incelemeler gösteriyor ki, dinler, insanların, doğa olayları ve nesneleri karşısındaki, hayret ve çaresizliklerinin yarattığı korkulardan  doğmuştur. Dinler, çok tanrıcılıktan, tek tanrıcılığa, somut-maddi tanrılardan manevi-ruhsal tanrı anlayışına doğru evrim geçirerek, bu günkü tek tanrılı dinlere  gelmiştir. Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık, tek  tanrılı dinlerdir. Bu dinler, inananlarca  kutsal  kabul edilen  kitapları olan semavi dinler olarak kabul edilir. Bu gün, dünyada, bu dinlerin dışında çok sayıda  din ve inançlar  mevcuttur. Dinlerde değişmeyen tek özellik, her dinin, kendi dışındaki inançları toptan reddetmesidir.   

         Dinler ve dini inançlar her dönemde,  toplumda ve siyasal yönetimlerde etkili olmuştur. Feodal-tarım toplumlarında tamamen din egemendir. Tek tanrılı dinler, İmparatorlukların  yönetiminin temel esaslarını belirler. Bu nedenle, her imparatorluk, bir dinin temsilcisi ve yayıcısı olmuştur. Batı toplumlarında, Rönesans ve reform hareketleri ile kesif ve icatların sonucu sanayi toplumları doğdu. Uzun ve mücadeleler sonucu devlet ve din işlerinin  ayrılmasıyla  Laik, Demokratik ve pozitif hukuka dayalı rejimler doğdu.

       Günümüzde,  hangi din olursa olsun, topluma ve devlete egemen olunca, siyasal rejim de, o dinin hukuku olan  şeriat rejimi  olur. Sınıfsal egemenlik örgütü olan devleti, hangi sınıf , zümre veya kişi yönetiyorsa, şeriat kurallarını kendince yorumlar. Şeriat rejimlerinde, devleti yönetenler, kendilerini tanrının yeryüzündeki yönetsel temsilcisi olarak görür. O dinin, kutsal kitabındaki bütün yetkileri,  kullanır. Din, siyasal yapıya girince, gerçekte, kutsal özünü yitirip, siyasetin emrine ve ihtirasına göre karar veren, toplumun ezilmesinin ve  sömürülmesinin aracı olur. Nitekim, bu gün Ortadoğu’daki onlarca  şeriatçı Arap ülkelerine  bakınız.  İnandıkları tanrı, peygamber ve kitapları aynı olmasına  rağmen, yöneticilerin çıkarları nedeniyle, 180 derece farklı şeriat uygulaması var. Hepsinin, yönetenleri  zengin ve emperyalizmin işbirlikçileridir..Hepsinin halkları yoksul ve geri kalmıştır. Hiçbirinde de demokrasi yoktur. Hepsinde, şeriatçı baskısı var. Çünkü, şeriatçı rejimlerde, inançtan bağımsız bir düşünce yoktur. Din adamları ve dinci rejimler, tarihin hiçbir döneminde, özgür düşünceye saygılı olmamışlardır, Bu  yüzden, hiçbir dinde ve  dinci rejimde Demokrasi ve  Özgürlük olmaz. Olamaz. Rejim, İnsanı, biat eden kul, tebaa görürler.

                      Şeriatçı rejimler ve yöneticileri, Laikliğe ve  Demokrasiye düşmandırlar. Çünkü; gerçek bir Laik ve Demokratik rejimlerde, insan haysiyetine, uygun olarak, ekonomik, sosyal ve siyasi haklar ve özgürlükler vardır. Bu hak ve özgürlükler, Anayasal ve yasal güvenceye  alınmıştır. Şeriatçı zihniyete göre, değiştirilemez, sorgulanamaz ve  boyun eğilecek tek yasa ve kural, tanrının kutsal kitaplarıdır. İnsanlar tanrının kuludur, Kulların yaptığı yasalarla yönetenler ve yönetilenler tanrıya karşı gelmiş olurlar. Tanrıyla eşit olduklarını söylemiş olurlar. Bu  nedene, demokrasi isteyenler kafirdir ve  katli vaciptir. Şeriat rejimleri, demokratik hak ve özgürlüklerin düşmanıdır. Özgürlüğe yer yoktur. Demokrasiyi kötü göstermek, dini inançları kullanarak, halka baskı yapan, cahil bırakan, hırsızlığını  ve  soygununu,  din ile  gizleyen yöneticilerin, egemen güçlerin sahtekar planıdır. Kulluktan, özgür yurttaşlığa yükselen insanın, soygun ve talan düzenini sorgulamasını,  saltanatları için tehlikeli görürler.. Bütün toplumların ve devletlerin geleceğini, şeriatın dogmatik  kurallarının  belirlediği kulluk sistemine mi yönelecekleri yoksa,  çağdaş, uygar Demokratik rejimlere mi yönelmeleri belirleyecektir. Yani, Şeriata mı, Demokrasiye mi.                                        Anayasa  mahkemesinin,’Laiklik karşıtı hareketlerin-şeriatçıların- odak noktası olduğuna’ karar verdiği,  Akp iktidarı, geldiği günden beri, Laik Cumhuriyet rejimini, şeriatçı bir  rejime dönüştürmeye çalışıyor. Cumhuriyet rejimini yok edip, hızla şeriata götürüyor. Yargı, dini yorumlara,dualara göre karar veriyor. Üniversiteler, medreseye, her okul imam - hatibe dönüştü. Camiler, AKP başkanının parti bürosu oldu.. Diyanet tek bir mezhep adına,  Şeyhülislam  edasıyla dini, sarayın emrine sunup, fetvalar veriyor. Toplumsal ve devlet hayatı dinselleştiriliyor.

                     Türkiye halkı artık , bir karar vermelidir. Ya, AKP’nin ülkeyi   götürmeye  çalıştığı, karanlık  şeriat rejiminin yanında olunacak,,  Ya da, Laik, Demokratik  Cumhuriyet  rejiminin yanında  olunacak. Bütün haysiyetli ve onurlu insanların, Laiklikten ve Demokrasiden  yana olacağına inanıyorum.  Şimdi, karar zamanı.  01.10.2021

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.