Davutlar'da ailemle tatildeyim. Tatildeyim fakat gazetecilik sevdam ve mesleki gerekliliğim gereği gözümüzü dört açıyorum her mecrada. Toplum olarak yılgın bir yapıda olduğumuz aşikar. Yineleyen dertlerimiz ve gündemin durmadan yön değiştiren konuları bizlerde alışkanlık yarattı.
Tatil gereği fırsat buldukça sahilde sıcak kumlardan serin sulara atlama aşkıyla yanıp tutuşurken; bununla bağlantılı olarak sahildeki kalabalıktan sağım solum dolu tabiki. Mesleki sorumluluk gereği şöyle bir kulağımı kabarttım.
Hiç de şaşırmadığım veryansınlar işittim. Ana tema neydi derseniz tabiki de ekonomik çöküntü. İnsanların bağıra bağıra hayat pahalılığı şikayeti. Kimsede sabır kalmadığını gördüm. Plajda bile insanların dinlence alanında bile geçim sıkıntısı konuşuluyor.
Nereye gitsem aynı şikayet ve aynı haykırış. Ekonomik sıkıntıların artçılarının nerelere kadar indiğinin feryadını tüm katmanlarda alenen duymaya başladık. İnsanların yüzündeki gerginlik ve sinir kat sayısı giderek kendini gösteriyor. Bu vaziyete bakılırsa hepimizin derdi aynı....
Çare nedir derseniz; toplumu bu raddeye getirenlere karşı direnç göstermektir tabi ki derim eğer ki yapılabilirse.....