ABD Afganistan’da katliam üstüne katliam yapıyordu.11 Eylül 2001 saldırılarının faili olarak gördüğü El-Kaide lideri Usame Bin Ladin, Afganistan’da yönetimde bulunan Taliban tarafından korunuyordu. Adil olmayan ve sadece güçlülerin sözünün geçtiği emperyalist bir savaş daha çok masum Afgan halkını kırıp geçiriyordu. İkinci bir suçlu olarak Irak ve lideri Saddam Hüseyin ilan edilmişti. ABD saldırı için hazırlık yapıyor, NATO müttefiki Türkiye’yi bu kirli savaşın içine bizzat sokmak istiyordu. Saldırı koşullarını uygun hale getirmek için Irak’ın elinde kitle imha silahları var savını öne sürüyor, sahadaki diğer ülkelerin aktif desteğini talep ediyordu. Türkiye’den beklentileri büyüktü ve bu desteği “çantada keklik” görüyordu.
İktidarda AKP vardı, genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan idi, siyasi yasaktan dolayı milletvekili seçilememiş ve Başbakan Abdullah Gül hükümetin başındaydı. Var gücüyle yaklaşık 62 bin ABD ve koalisyon askerlerinin 6 ay süreyle Türkiye’de konuşlanması ve Türk Silahlı Kuvvetler personelinin Kuzey Irak’a gönderilmesi yönünde teskere çıkarılması için uğraşıyordu. Ayrıca teskerede 255 uçak, 65 helikopter bulundurma ve İncirlik Üssü’nün ağır bombardıman uçaklarınca kullanılması vardı.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Mecliste AKP’nin 361, CHP’nin 178 milletvekili vardı.1 Mart 2003 günü meclise sunulan teskere, oylamaya katılan 533 milletvekilinin salt çoğunluk sayısı 267’yi bulmadığı için kabul edilmedi.264 kabul,250 ret ve 19 çekimser oy kullanılmıştı.
Bir demokrasi şenliği ve onur günüydü. Demek ki demokrasi böyle güzel bir şeydi. Halkın sesi mecliste duyulmuş ve savaş istemiyordu. Yanı başındaki komşu ülkesinin halkının başına atılacak bombalara suç ortağı olmak istemiyordu. Kadınlara tecavüz edilmesini, çocukların kalleş silahlarla yok olmasını sindiremiyordu. Meclisinde söz sahibi olmak ve halkın egemenliği işte bu kadar güzeldi. Ancak ABD siyasetçileri açısından bir utanç idi.
Halkının sesine kulak vermiş milletvekillerinin çoğu “savaşa hayır” dedi. Türk siyaset tarihinde ezber bozan bu şerefli hayır sesi ABD tarafından hiç sevilmedi ve yaklaşık 4 ay sonra askerlerimizin başına çuval geçirdi. 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş, bir Binbaşı komutasındaki 11 Silahlı Kuvvetler Mensubu ve Türkmen mihmandarlar işgalci ABD askerleri ve yanındaki peşmergeler tarafından sürpriz bir şekilde derdest edildiler, başlarına çuval geçirilip 60 saat boyunca alıkonulup sorguya çekildiler.
Emperyalizm tam da budur zaten. ABD teskerenin reddinden sonra ikinci bir teskere istemedi; eğer ki demokrasi olmasaydı ve teskere kabul edilseydi bu işin sonu nereye varacaktı diye sorarsak şu olacaktı: ABD hiçbir zaman Türk topraklarını terk etmeyecekti. Eğer ki Afganistan’da ve Irak’ta demokrasi olsaydı ABD bu ülke topraklarına giremeyecekti.