Bütün ülke bir şeye dikkat etmelidir, yerel ve genel seçimlerde çıkan sonuçlara!
Kadına!
Kadın hiç bir dönem bu kadar yok sayılmamıştı!
Bir şeyi unuttu kadını yok sayanlar!
Atatürk'ün kadına seçme ve seçilme hakkını verdiğini!
Kadınlarımız, analarımız, bacılarımız kimse sizi yok sayamaz dediniz. Yüzde ellinin içinde yerinizi aldınız ve toplumu sürü saymaya çalışanlara, sizi yok sayanlara dur dediniz!
Evrensel değer olan özgürlüğü en çok yaşamak isteyen kadınlarımızdır. Ulusal özgürlüğümüzü yaşamak ve evrenselleştirmek konusundaki duyarlılıkları takdire şayandır. Yaşama kazandırdıkları her bir evlat özgürlüğün bayrağıdır. Bu anlamda kadınların yaşamdaki yerleri özgürlüğün mücadelesini veren asıl gücün kendisi olacaktır. 2021'de Türkiye yeniden Cumhuriyet ve ilkelerini ve demokrasiyi yaşama geçirme konusundaki mücadelenin Savaşı'nı kadınların öncülüğünde verecektir.
Kadının seçme ve seçilme hakkı bir ülkenin özgürlükler ve demokratik ilkelerdeki derinliğidir. Bu derinlik kadın elinin değdiği her alanda ülkenin pozitif ayrımcılığına ışık tutacaktır. Bu ışık demokrasinin sivilleşmesi, yaygınlaşması ve ülkenin millet adına eşitlilik ilkesinin, vatandaşlık haklarının, düşünce ve fikir özgürlüklerinin bayrak elde, açık ara muasır medeniyete koşması demektir.
Karanlık düşüncelerin İslam Emperyalistlerine ve onların saltanatına hizmet ederken, İslam’a indirilen ağır darbeleri, demokrasiyi yok etme savaşları ve kadını rol model olmaktan uzak tutmak ve yok saymak adına yapılan akıl almaz eylemlerdir. Her geçen gün felaketin eşiğine adım adım yaklaşılırken, kadınların üçüncü sınıf muamele ile recb edilmelerine benzeyen bir süreci seyredenlerin, kıllarını kıpırdatmadıklarını görüyoruz. Fiziksel güç farklılığını kendilerinde güç olarak gören karanlık dünyanın erkek egemen güçleri, aydınlık yarınlardan ne kadar korkuyorlarsa, kadınların pozitif ayrımcılıkla ülke yönetiminde bulunmalarından, İslam Emperyalizminin menfaatlerinin yok olması adına gelişecek demokratik mücadelelerden o kadar korkuyorlar.
Çağın vebası Kovit 19 sürecini kendi lehlerine çevirmeye çalışanlar, yok olan değerleri umursamamakta, gelecek kaygılarını bir tarafa iterek, süreci umursamaz bir sorumsuzlukla çıkmaza taşırken, kadınların mağduriyetinin giderek büyümesini de asla ciddiye almamaktadırlar. Her geçen gün yaşamın kadın için zorlaştığı günümüzde, sırtını dönerek davranmak, o ülkenin geleceğini karartmaktan başka bir şey değildir. Hızla kayboluyoruz diye seslerini yükselten kadınlar, gördükleri antidemokratik muamelelerin, sonu gelmez umutsuzluğa çıkılan yolun kurbanları olacaklarsa bu da bizlerin silinemez ayıbı ve günahı olacaktır.