Sahi siz ne istiyorsunuz?
Nasıl bir eğitim hayaliniz var? Üstü kapalı söylemlerle insanları ikna edemezsiniz. Bir süre önce ÇEDES diye bir uygulama icat ettiniz. Neydi bu Çedes? Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime sahip çıkıyorum. Çedes uygulamalarını hep beraber gördük. Çevre ile bir ilgisi yok. Tamamen dini eğitim programı. Sınıflara kabir getiriliyor, temsili mezara nasıl dua edilir bunlar uygulamalı gösteriliyor. Yine sınıfta temsili olarak Şeytan taşlatılıyor. Kabe maketi getirilip tavaf ettiriliyor. Kurban kesme ritüeli düzenleniyor. Bu çocukların nasıl bir psikoloji içerisine gireceğini hiç düşünmeden bunları yaptırılıyor. Sizin değer anlayışınızla, herkesin değer anlayışı aynı mı acaba?
Acaba buna neden gerek duyulmuştur? Okullarda zaten din dersleri var ve din bilgisi öğretmenleri tarafından bu dersler veriliyor. Pedagojik formasyon alan öğretmenler dururken, hiçbir yetkinliği olmayan vaiz yada imamları okullara neden sokuyorlar? Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, 7 yaş altındaki çocuklara verilecek eğitimlerin somut kavramlar üzerinden verilmelidir, aksi durumlarda bu çocukların psikolojilerinin bozulma ihtimalini var.
Anayasamızın 2.maddesi Türkiye Cumhuriyeti “Laik ve sosyal bir devlettir” der. 42. Madde de ise “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.” der…
Gelelim 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu’na; Bu kanuna göre Milli Eğitim’in amacı açıktır. Her Türk Çocuğunu, iyi bir vatandaş olarak yetiştirmek için, bilgi ve becerilerle donatmaktır. Ayrıca öğretmenlik mesleği; Devletin Eğitim, Öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmıştır. Yani Eğitim ve Öğretim, Özel İhtisas sahibi öğretmenler tarafından verilebilir. Ülkede on binlerce atanmayan öğretmen varken MEB imamlara görev veriyor. Bu büyük bir haksızlık. Öğretmenler camiye gidip matematik anlatıyor mu? İmamın yeri camidir, okullar da öğretmenlerin iş yeridir.
Bu sene başı Yeni Yüzyıl Maarif Modeli diye bir model dayattınız. Bunlara eğitim sendikaları şiddetle karşı çıktı. Hiç uzatmadan çağdaş olmayan bir model bu. İçinde deney yok, bilimsel çalışmalardan uzak ve en önemlisi de içerisinde Atatürk yok…
TMMOB bağlı odalar, bu modeli protesto etmek için, 9 Mayıs 2024 tarihinde “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, Laiklik Düşmanı, Bilim ve Fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir” diyerek basın açıklaması yaptılar. Yine Eğitim Sendikaları ses verdiler, eylem yaptılar ama sonuç alamadılar. Binlerce sayfa taslak 10 gün içinde tartışmaya açıldı. Bu kadar sürede okunup, ne anlaşılabilirdi. MEB’de bu şekilde düşünmüş olacak ki, apar topar tartışmaya bile açmadan yürürlüğe soktu.
Bu arada ne mi oldu? Ya da söz verildiği halde ne yapılmadı. Bu ekonomik sıkıntılar arasında her çocuğa okulda bir öğün yemek talebini kabul etmediler. Oysa okula aç gelen ve parası olmadığı için hiçbir şey yemeden okuldan ayrılan çocukların sayıları düşünüldüğünden fazla. Ülkede derin bir yoksulluk var.
Başka ne oldu? Tasarruf tedbirleri denilerek okullarda temizlik personeli çalıştırılması ortadan kaldırıldı. Okullar pislik içinde. Her an salgın hastalıkla karşılaşabiliriz. Tabi tasarruf okullardan başlamalı, çocukların bir öğün yemeğinden kısılarak yapılmalı, hep beraber biz yıllardır ne öğrenmiştik? “İtibardan Tasarruf Olmaz” … Ya çocukların ve ailelerin itibarı !
Bitmedi, yine tasarruf tedbirleriyle taşımalı eğitime son verildi. Servis ücretlerini devlet artık ödemeyecek. O zaman okulu olmayan köylere, okulu olmayan mahallelere okul yapacaksınız Milli Eğitim Bakanı. Ya da bu yanlıştan acilen döneceksiniz. Burada amaç farklıysa ona da tepki gösteririz. Özellikle kız çocukları bu şartlarda okula gidemez, çoğu gidemez. Pansiyonlar varmış, orada yatılı kalacaklarmış. Bu yurt yada pansiyonlar kimin pansiyonları acaba? Bu şartlarda aileler kızlarını okula gönderemeyecekler. Bunu mu istiyorsunuz? Yazık bu çocuklara. Bu ülke ne çektiyse cehaletten çekti.
Yıllardır yanlış uyguladığınız eğitim politikanızla zaten Endüstri Meslek Liselerini İmam hatip Okullarına çevirdiniz, o liseler de boş kaldı. “En iyi okul, en yakın okul” diyerek açtınız bu okulları ve ara eleman yetiştiren güzelim liseleri dönüştürdünüz. Herkes Üniversite okumak zorunda mı? O okullardan donanımlı meslek sahibi olarak çıkan bir çok çocuğumuz ara eleman olarak sanayi kuruluşlarında iş buluyorlardı. Sanayi de açık çok fazla..
Özellikle M.E.B Yusuf Tekin size sesleniyorum. Bu uygulamalardan vazgeçin. Anayasamızın 42.maddesi çok açık. Yukarıda altını çizerek anlatmıştım. Anayasa yapalım mı tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, insanın önce mevcut Anayasaya uyun diyesi geliyor..
Düzeltiyorum neden diyesi gelsin… Anayasaya uyun…