Kılıçdaroğlu pas vermezdi. Pas verdi bizde gölü attık! Bu söylem neye göre doğru, niçin kabul görürü yoksa bu Kılıctaroğlu’nun ileri sürüdüğü yasa konusun istemi toplumsal barış için atılmış bir adım mı?
Bir başka aralık okumaya çalışalım; altılı masada bu söyleme Temel Karamollaoğlu hiç ses çıkarmaz, Ali babacan da öyle, hatta Gültekin Uysal öyle, Ahmet Davutoğlu hiç karşı çıkmaz, geriye Meral Akşener kalır ki söyleyeceğini söyledi!
Kemal Kılıçdaroğlu altılı masaya bir güvenoyu istemiştir! %95 Müslüman olan Türkiye’de algı politikalarının bitirilmesi, din eksenli siyasetin yükselmesini engellemek, bu anlamda AKP’nin elinde ki argümanların ilerleyen zamanlarda tekrardan gündeme getirip, bunun üzerinden oy ve siyaset yapmanın önünü kesme ve altılı masaya bir güvenoyu sağlamak için yapılan girişim, buradan bakıldığında doğrudur!
Ancak 1947 ve 1950 sonrası İnönü zamanında sağdan oy alma adına, CHP ilkelerinin kabul etmeyeceği çıkışların peşinden koşması gibi sonuç alınmayan çıkışların yapıldığı dönemleri hatırladığımızda, CHP’nin politikası olmadığı açısından doğru görünmüyor! Hangisini ele alıp değerlendirelim? Tabii ki altılı masayı ele alarak bir güvenoyu anlamında yapılan ve daha sonrası İslami siyasetin elinde kullanacağı, din üzerinden siyaset yapamayacağı bir dönemi kalıcı kılmanın önemli olduğunu düşünmek gerekir!
Seçime doğru bu kumaş doğru kesilmeli, doğru prova edilmeli ve vücuda iyi oturmalı mantığıyla hareket etmenin çok önemli olduğunu da kabul etmeliyiz! Ancak AKP’nin genel başkanı Tayip Erdoğan bu çıkış üzerinden daha da ileri gidip, Anayasada ki çok önemli maddelerin, el sürmenin bile düşünülemeyeceği maddeleri de ele alma gayretlerinin, pası alıp gol atmaya benzemeyeceğini de vurgulamak kaçınılmazdır!
ALEVİLER STATÜ İSTİYORLAR
ŞAHKULU Dergâhında yapılan açıklamada; Aleviliği inanç, Cemevi’ni de ibadethane olarak görmediğini ortaya koymuştur!
Kültür ve Turizm bakanlığı çatısı altında, “Kültür ve Cemevi Başkanlığı” kurulacağını dile getirdiği yer, 700 yıllık geçmişi olan Şahkulu Dergâhının bir ibadet hane olarak görülmediği, Şahkulu Dergâhı vakıf statüsünde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kiracısı durumundadır! Devletin mevcut Anayasası’nda, devlet bütün inançlara eşit mesafede olması, hiçbir inancı diğerinden üstün kılmadan eşit hak sahibi yapması gerekmekteyken, Tayip Erdoğan’ının açıklamasıyla, Alevilik bir inanç ve Alevileri de inanç topluluğun görme yerine, bir kültür sorunu olarak görmek, giderlerinin de karşılanması sorununa indirgeyerek ”Aleviliğin bir inanç olmadığını mesaj olarak belirtmiş, Kültür ve Turizm bakanlığı bünyesinde oluşturulacak “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adı altında kontrol altına almayı hedeflemiştir!
Bu öneri bundan 60 yıl önce 1963 de Diyanet İşleri Başkanlığının bünyesinde oluşturulacak “Mezhepler Müdürlüğü” önerisinden bile geride kalmıştır!
Aleviler eşit yurttaşlık çerçevesi dâhilinde Cemevleri’nin ibadet hane olarak kabul edilmesini ve yasallaştırılmasını istemektedir! Tıpkı Cami/ Kilise/ Sinagog/ Havra gibi yasayla korunmasını istiyor. İşte o zaman ne elektirik, ne su ve nede onarım masraflarına ihtiyaç kalır! Hak ettikleri şeyleri yıllardır meydanlarda mitingler yaparak yüz binleri toplayan Aleviler, ne istediklerini bilen bir inanç topluluğudur! Bu öneriye sıcak bakmayacakları gibi, bu önerinin yapıldığı mekânda öncülük edenleri de unutmayacaktır!