Aymazlığın böylesi

Bugün 23 Nisan, hepimiz için bayram

Atatürk’ten armağan, yoksa tutsak olurdu bu vatan!

∗∗∗

23 Nisan 1920’de TBMM kuruluşuyla laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli atıldı. İlk Meclis Kuvayi Milliye’ye dayalı seçimle gelen milletvekillerinden oluştu…

Tarih “tekerrürden ibarettir” denir!

Siyasal yöneticilerin tarih bilgisi, genel kültürü, yönetme bilinci olmazsa, hele hele diploması da yoksa, o ülkenin başı beladan, halkı da sefaletten kurtulamaz…

∗∗∗

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Millî Mücadelede Kuvayi Milliye neyse Hamas da odur” son söylemi, emperyalistleri Anadolu için yeniden heveslendirecek büyük bir gaftır…

Dil sürçmesi değilse, cehalettir. Şehitlere ihanettir!

En hafif deyimle, Cumhuriyet’e, onu kurtaran ve kuranlara hakarettir…

∗∗∗

Bir Kuvayi Milliye Gazisi, Atatürk’ün silah arkadaşı ve TBMM üyesi Süleyman Fikri Mutlu’nun torunu olarak, benzeri sözleri daha önce de ÖSO için kullanan partili Cumhurbaşkanı’nı kınıyorum.

Bu söz, benim gibi milyonlarca Kurtuluş Savaşı şehit ve Gazi ailelerini olağanüstü rencide etmiştir…

∗∗∗

Hamas’ın, İsrail tarafından kurdurulduğu, Katar’ın gönderdiği toplamda 1,4 milyar dolar tutarında parayla abat olduğu, Filistin halkını ikiye bölerek bağımsızlık mücadelesine sekte vurmakta kullanıldığı, İsrail’in elini rahatlatan bir aparat olduğu bizzat İsrail’in önceki Başbakanı Ehud Barak tarafından açıklanmıştı…Böylesi yapaylığı tescilli ve dünyaca radikal İslami terör örgütü olarak kabul edilen Hamas’ı, halkımızın emperyalizme karşı verdiği Kurtuluş Savaşı’nda canını ve kanını veren kahraman Kuvayı milliyetçilerle eş tutmak, nasıl bir anlayıştır?**** “Bu anlayış” Cumhuriyete, aydınlara, vatanımıza, şanlı tarihimize, insana saygıya, dağa taşa ve Atatürk’e düşman!” Ve Attıkları her adımla, ağızlarından çıkan her sözle, bizleri haklı çıkarmaya devam ediyorlar! 31 Mart akşamı geldikleri “topal ördek” konumundan, ilk seçim sonrası kümeste yaşamak zorunda olan yaşlı ördek durumuna düşecekler…

∗∗∗

Cahillere hatırlatmak gerekir…

Atatürk ve arkadaşları 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra 28 Mayıs’ta Havza Genelgesi’ni yayınlamış, “halkı işgallere karşı uyarmış ve millî iradenin her bakımdan üstün kılınmasını tebliğ etmiştir…” 12 Haziran’da Amasya’da “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” açıklamasıyla birlikte Sivas ve Erzurum Kongrelerinde karar alınan TBMM ilanını 23 Nisan 1920’de Ankara’da duyurdular…

∗∗∗

Mustafa Kemal Paşa, TBMM’nin ilanının ertesi günü yani, 24 Nisan’da yaptığı konuşmada Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşundaki Kuvayi Milliye harekâtını anlatmıştır…Muhteşem tarihi bilginin tutanaklarından bir kısmını, özellikle bilmezden gelen iktidara ibret olsun diye paylaşmak istiyorum… 24 Nisan 1920

MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara)

Sayın milletvekilleri!

Bugün içinde bulunduğumuz durumu büyük Meclisinizin huzurunda tam olarak ortaya koyabilmek için bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum. Arz edeceğim konular birkaç bölüme ayrılabilir:

Birinci bölüm, Ateşkesten Erzurum Kongresine kadar geçen süre içindeki durumla ilgilidir.

İkinci bölüm, Erzurum Kongresinden 16 Mart tarihinde İstanbul’un düşmanlar tarafından işgal edildiği güne kadar olan süreyi içine almaktadır.

Üçüncü bölüm, ise 16 Mart’tan şu dakikaya kadar olan durumla ilgili olacaktır.

∗∗∗

Bağımsızlığı uğrunda dürüst ve cesur bir biçimde savaşan ulusumuz, 30 Ekim 1918 tarihinde imza edilen ateşkes antlaşması ile silahını elinden bıraktı.

İtilâf donanmaları İstanbul’a girdikten sonra ateşkes antlaşmasının hükümleri bir tarafa bırakıldı; gün geçtikçe artan bir şiddetle, saltanat hakları, hükümetin gururu, milli onurumuz hiçe sayıldı.

∗∗∗

Meclis-i Mebusan’ın feshi, kuvvetini milletten almayan hükümetlerin sık sık değişmesi ve halkın vicdanından doğan milli birlik uğrundaki çalışmaların üzücü bir şekilde siyasi ihtiraslara kurban edilmesi yüzünden dünyaya karşı milli varlığımız duyurulamadı.

∗∗∗

Milli vicdanın büyük iradesine bağlı olarak, milleti bağımsız ve vatanımızı düşmanlardan arınmış görünceye kadar çalışmak andıyla 16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan ayrıldım.

Samsun’da işe başladım. İlk düşüncem, ülkemizde güvenliği kendi olanaklarımızla gerçekleştirebileceğimiz inancı oldu.

Her gün haksızlıklarını artıran İtilâf Devletlerine milli varlığımızı siyasi olarak kanıtlamak ve fiili saldırılar karşısında ulusun namus ve bağımsızlığını bilfiil korumak çok önemli idi.

Doğuda ve batıda, hemen ülkemizin her yanında millet ve vatan haklarını korumak ve kollamak için dernekler kurulmuştu. Bu dernekler, düşmanlarının esaret boyunduruğuna girmemek amacı ile milli vicdanın azim ve iradesinden doğmuş kuruluşlardı…

∗∗∗

Burada görüldüğü gibi, kurulması düşünülen grup bütün anlamı ve görünümüyle Kuvay-i Milliye’ye dayanacaktır. Bütün dünya da bunu bilecektir. Milletin gücüne dayanmayan milletvekilleri hiçbir kimsenin gözünde güvenilir kişiler olamaz…

∗∗∗

Anlaşıldığı gibi Atatürk’ün Kuvay-i Milliye’si, “vatanı savunma ve korumadan ibaret asli görevin doğrudan doğruya milletin kendisine verilmesidir...”Ayrıca, ülkenin her köşesinde oluşturulmuş olan “Müdafaa-i Hukuk” Örgütlenmesiyle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve dünyaya örnek olan meşru bir yapı olmuşturKötü niyetli cahiller, kendilerini parçalasalar da hiçbir terör örgütü

“Kuvay-i Milliye” anlamıyla eşdeğer gösterilemez… Anlaşılıyor ki, 31 Mart yetmemiş, AKP’ye daha iyi bir ders gerekiyor!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.