ANAYASA MAHKEMESİ EVRENSEL DEĞERLER

Hukukun evrensel ilkelerine göre hareket edilmesi kaçınılmazdır.  Anayasa Mahkemesi dostluk ve düşmanlık alanlarına kapalı olduğu gibi, bireysel inançların da dışındadır. İnsanlık onurunun varlığı, temel hak ve özgürlükleri de evrenselleştirmiştir. Tehditler karşısında savunmak anayasa mahkemelerinin en temel görevidir.

Temelinde anayasa yargısının varlık nedeni insan olma ortak paydasına sahip olan herkesin var olan onurunu korumaktır. Bu kutsal görevin onuruyla yürütülmesi bağımsız olan yargıçlarla ve onların onurlu iş ve görev anlayışları ile mümkündür. Sorun üreten değil sorun çözen yargı anlayışına halkın destek vereceğine, hukuk devletin tam bir tarafsızlık içerisinde korucuyu olacağına inancımız tekrarlamak zorundayız.

İkinci dünya savaşı felaketini yaşamış Avrupa’nın geçmişte yaşadıklarıyla bugün geldikleri seviye dikkatle izlenmelidir. Demokratik değerleri hukukun üstünlüğünü ve hukuk devleti anlayışının gereklerini tekrar tekrar konuşmak zorundayız. İnsanlar onurlu bir hayat yaşayabilmek için hukukun egemen olduğu bir devletin varlığına ihtiyaç duymuşlardır.

Hukuk devletinin temel bireyi olan yargı aynı zamanda devletin vicdanı olarak da tanımlanmaktadır.

Barışın teminatı olan farklılıkların birlikte yaşamasını ancak başkalarının hak ve özgürlüklerini savunan onurlu insanlar hayata geçirebilir.  Vesayet altındaki yargıdan hukuk güvenliğinin sağlanması beklenemez.

Hukuk güvenliği insanların güvercin ürkekliği içinde yaşamadığı korkusuz bir ortamın varlığı olarak tanımlanabilir. 2011’deki anayasa değişikliyle cesaretli adımlar atıldı. Bu adımlar toplumda büyük de karşılık gördü. Vesayetçi yönetimlerin görevlerinin sona ermesiyle büyük bir boşluk doğdu.

Yargı milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir ve olmamalıdır.

Ortada bir komplo ve bilinenler varsa belgeler ortaya konmalı, yargı zan altında tutularak, güvenirliğinin yok olmasına yada şüphelerin çoğaltılmasına gerek kalmamalıdır.

Herkes bu iddialarla ilgili bilgi belge ve delilleri zaman geçirmeden ortaya koymak zorundadır. Yargıda görev yapanların saflara ayrıştırılarak, psikolojik bir yapılanmayla aynı meslek gurubu arasında haksızlıklar meslek ve özel yaşamlarına yerleştirilerek, yabancılaştırma yaratılmamalıdır.

Bunun adaletin sonunu getireceğini olaylar bizlere göstermektedir ki, bizden olanlar ve diğer taraftan olanlar..Bu nasıl bir aymazlık ve kapatılması güç bir ayrıştırmadır. İddia edilen kayıt dışı yapılanma, korku, endişe, belirsizliklerin doğmasına, mesleki ilişkinin çok olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı vicdan yolsuzluğudur. Hukuk devletine yakışan yöntemler, gerçekliğinin ispat edilmesi halinde, faillerine bir saniye bile beklenmeden gereken yaptırımın hukuk devletinde olması gerektiği gibi yargılanması, halkına güven tahsisi etmesidir. Yansız ve tarafsız olarak...

Bu Ülkenin her bireyi bu evin sahibi ve anayasa ile teminat altına alınmış hakların kullanıcısıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, çağdaş dünyanın kabul ettiği temel hak ve özgürlükler din dil ırktan arındırılarak ve farklılıklardan uzaklaştırılarak sadece insan olma ortak paydasında birleştirilmiştir. Bu evrensel değerler bütün insanların gönül birliğini ve sevgisini sağlayacak kadar etkili ve önemlidir......

Farklılıkları kendimize benzetmeye çalışmadığımız sürece bu hedefi yakalamak hayali olmayacaktır.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.