AKP-Saray rejimi , her alanda kontrolü kaçırdı. Özellikle, ekonomik açıdan iflas etmiş durumda. Hayat pahalılığı, artarak ve kontrolsüz olarak yükseliyor..Merkez Bankasının ve hazinenin bütün kaynakları usulsüz ve hoyratça kullanılmasına rağmen, döviz ve kredi faizleri yükseliyor. İktidarın bu durumu önleyecek iradesi ve bir tedbiri de yok. Petrol, elektrik, doğal gaz, temel gıda maddeleri, ulaşım, sağlık vb alanlara, günaşırı, açık gizli zam geliyor. Ekonomik dengeler alt üst olmuş durumda. İktidar, içte ve dışta güven kaybettiği için, borç bulamıyor. Dün küfür ve hakaret ettiği ülkelerin kapısında, bu gün yüksek faizle borç para arıyor. Geldiğimiz noktada memleket ve geleceğimiz felakete gidiyor.
İktidar, sıkıştıkça saldırganlaşıyor. Cumhuriyet kurumları ve rejimi tasfiye edilip , tek kişiye bağlı, dinci bir istibdat rejimi kuruldu. Yapılan yolsuzlukların ve harcamaların hesabı verilmiyor, Borç, baskı ve zamlarla, günü kurtarmaya ve ne pahasına olursa olsun, iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Cumhuriyet tarihinin, geçen 79 yılında gelen tüm iktidarlar,713 milyar lira harcama yapmışlar. Bu para ile, Osmanlı borçları ödenmiş, memlekette yollar, köprüler, tüneller, barajlar, fabrikalar yapılmış, memleket demir ağlarla örülmüştür. AKP ise, 18 yılda 2 trilyon 317 milyar dolar vergi toplamış, vergi dışı harcamalar,faiz ve fon gelirleri, cezalar, 69 milyar dolarlık özelleştirme ek gelirleri de, eklenince toplam gelir olarak 4 trilyon 340 milyar dolar devlet gelirine sahip olmuştur. 2 trilyon 631 milyar lira harcamışlar. Bu devası kaynağa rağmen, Dış borç 129,6 milyardan 600 milyara çıktı, Memleketin ve halkımızın geleceğine ipotek kondu. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, borçların faizi, ana parayı geçti. Ödemeler dengesi alt üst oldu. İstihdam tesisi yapmadıkları gibi, yapılanları sattılar. Hane halkının borç yükü 2002 yıl sonunda 4 milyar liradan, 102 milyar dolara çıktı. Hazine stoklarının, merkezin 128 milyar dolarının , örtülü ödenek, garanti ödemeleri ve yandaşlara aktırılan kaynakların, hesabı verilmiyor. İktidar muktedirleri, kaldıracağız dedikleri, yandaşlığı, yoksulluğu ve yasakları, kaldırmadılar, tersine ülke genelinde kurumlaştırdılar. Kurmaya çalıştıkları dinci istibdat düzenine uygun olarak, toplumun yaşam tarzına müdahale ediyorlar. Kendileri gibi olmayan her kesimi, dışlıyor ve düşman hukuku uyguluyorlar. Kimlikler üzerinden kamplaştırarak, düşmanlaştırarak, savaş çıkartarak, böylece seçimi ertelemek veya her koşulda kazanmak hesabı yapıyorlar. Kendilerini, ilahi varlık görüyorlar. Halkın, yoksulluğa ve açlığa sabretmesini, yoksulluğu, kader kabul etmesini, ‘ kul’ olarak itaat etmesini, şükretmesini ve vergilerinin nereye harcandığını sormamalarını istiyorlar.
Elimde, Ozan Bingöl’ün yazdığı ‘‘Kontrolsüz Güç- Vergilerimiz Nerede’’ kitabı var. Vergi konusu, ayrıntı ve uzman dili ile anlatılmış. Kitabın arka kapağına, sayın Ozan Bingöl, şunları yazmış. ‘’Sadece son on beş yılda , 5.58 trilyon lira vergi ödedik. Bu kadar vergi ödeyip ;
Geçsek de geçmesek de, yola- köprüye tekrar para ödüyorsak, İzlemediğimiz bir televizyon kanalını bizler finanse ediyorsak, Muayene katkı payı ödemeye devam ediyorsak, Devletin okuluna kayıt yaptırırken kayıt parası ödemek zorunda kalıyorsak, Sokağımızın asfaltına katkı payı ödüyorsak, Garantili hastaneleri biz yükleniyorsak, Harcını ödediğimiz hizmete, bir de döner sermaye bedeli ödüyorsak, İşsizlik maaşına bile, damga vergisi ödüyorsak, İsmini dahi bilmediğimiz, nice paylar,fonlar, hizmet bedelleri ile karşılaşıyorsak, Ve bir sosyal devlette,eşit ve ücretsiz almamız gereken, neredeyse tüm hizmetlere, tekrardan bu kadar para ödüyorsak , O zaman soru şu : VERGİLERİMİZ NEREDE ?.. ‘’
‘’Her bir vatandaş, bu soruyu mutlaka sormalıdır. Çünkü, bu ÜLKEYE GERÇEK DEMOKRASİ, neye ne kadar vergi ödediğini bilen, bunun farkında olan ve ödediği her kuruş verginin, nerelere harcandığının hesabını soran bir toplum ile gelecektir’’.
Çok doğru söylemiş..GERÇEK DEMOKRASİ VE HAKLARIMIZ İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ.