"Emekte her yüce değer emekten ve emeklinin ayniyat duygularından geçer. Evrensel değerlerin hiçe sayıldığı bir ülkede, emeklinin toplumdaki yerinin saygınlığını aşağı çeken sistemden bahsetmek mesele değildir. Asıl mesele mücadele edilmesi gereken çaredir çarelerdir.
Tarımı yok etmek; eli nasır tutmuş köylünün efendiliğini yok etmek için yapılan ihanettir. Tütünü yakmak; yabancıların bizden çaldığı değerlere prim vermektir. Ormanda çınarları yerle bir etmek; ülkenin var olan tablosunun empetyalizme ve onun işbirlikçilerine peşkeş çekmektir.
Süt veren Kınalıyı, et veren tosunu sofradan çekmek, köylünün rızkını hastalıklı ve içimize sokulan sülüklere ve hinoğlu hinlere tepside sunmaktır.
Vatan ve O'nun bekçilerini bir gecede kozmik odadan yabancılara yılların sırlarını servis etmek vatana sırtını dönmektir. İşçinin alın terini, emekçinin patronu olan Devlet babanın yerine emperyalist düşüncenin piyonu olan taşerona teslim etmek, doğacak çocukların geleceğe umutlarını karartmaktır.
Yani evrensel değerlere ve fikirlere yol kapatmak , ülkenin pimini çekmektir"
Saydığımız tüm bu değerleri iş gücüyle, fikirleriyle, kalifiye olgularıyla ve akademik yapılarıyla hizmet edip ülkeye katma değer ve geleceğe miraslar bırakan emeğin öz gücü emeklilerin sendikal haklarda mahrum etmek, 13,5 milyon emeklinin kitle ve sınıfsal örgütsel gücünden çekinmek ve tüm bunları yok saymak adına mevcut emekli sendikalarına bir celsede kapatarak hukuksal yolları tıkamak, ülkenin geleceğine ve itibarına gölge düşürmektir. Bir avuç mutluluk yandaşları ihalelerle mutluluk deryasına gömen ve doyumsuz gelecek sunan bu zihniyet gereklki karşılığı demokratik yollarla 13,5 milyon emekliden alıcaktır. Türkiye'deki tüm emeklileri yeni sayfada ve sendikacılığın kapısını aralayacağımız yeni süreçte birleşik güç olmaya ve oluşturulacak yeni çatı altında toplanmaya özellikle Türkiye'nin bekası ve geleceği için önemsiyoruz."ifadelerine yer verdi.