Basının öyküsü ve tarihi” CAĞALOĞLU” dan başlar dalga, dalga ülkeye yayılır. Bir milletin gözü kulağı ve direnç kapısı dediğimiz 4. Gücün bugün yaşadığı ve geldiği durumu yaratanlara en çok yardım etmiş güç, basının kendisi oldu desek?
Homurdanan sesler şimdiden kulağımıza gelmeye başladı! Ama gerçekleri homurdanarak örtemeyiz diyerek öyküye devam edelim!
Yaşadığımız çağda adını sıralamaya çalışacağımız çokça değerli kalemleri kaybettik, bir o kadarı bugün yaşamakta! Kimisi yazdıkları gazetelerde işini kaybetmiş, kimisi içeride yasaklı yatıyor ve kimisi de sesiz kalıp, içinde ki volkanı büyütmeye devam ediyor! Rahmetle andıklarımızın yanında yaşayan değerlerimize sağlıklar ve ömürler dilerken, onları ayrı bir yere koymanın ahlakını da elden bırakma çaresizliğine asla düşmemeyi kabul ederek yazalım!
İlimiz AYDIN! Önceleri bir cemiyetimiz, ikinci cemiyetimiz, üçüncü cemiyetim diye sıralanan ilimiz! Uzun süre tek cemiyet çatısı altında zaman sürecini geçirdiğimiz ilk cemiyetimiz; yıllar başkanlıklar kazanmışların görev süreleriyle geçmiş, bugün hala varlığını sürdürmekte! Her nerede hata ve eksiklik ya da yanlı yönetimlerin elinde bulunulmuşsa, ikinci cemiyet devreye girerek hataların sıkça yaşandığı süreci bugüne değin sadece ismiyle de olsa taşımış!
Her iki cemiyet, yaptıklarının bilançosunu iyileri ve eksiklikleriyle kamuoyu önünde tartışmanın dışında, ikili tartışmaları yaparak varlıklarının ve görev sorumluluklarının dışında zamanı harcayarak bugünü aydınlık bir düzeye taşıyamamanın sürecini yaşamışlardır!
Kişisel isimlerin yaratılmasını ve o isimler üzerinden sıkça kalemşörlük ve kamuoyunu yıldıran davranış ve yazılarıyla gazetecilik yapmak öncelik kazanmış ne yazık ki? Sonuç ya yanlı olursun ya da yalnız kalır gazeteciliği unutursun! Sonuç ya da cebini doldurup kuru sıkı atarak kamuyu yanıltıp daha sonra afişe olursun ya da gazeteciliği 4. Güç olarak millet adına yapıp yalnızlaşırsın! En kötüsü de gazeteciliği anlam olarak milletine tam anlatamamanın sıkıntısı toplumun iki uçlu siyasi yapılanmasını seyir ederken, gerçek okuyucuyu kaybedersin!
Aydın’da tenzih ettiğimiz gazetecileri hak ettikleri yere koyarak yazmaya devam edelim! Arpalıklarıyla heyecanlanan, iş yaptıklarını sananlar, biat kültürünün mü daimleri kendilerini de Aydın’ın en iyi gazetecisi ve kalemleri olduğunu sanıyor ve iddia ediyorlar ya; kral çıplak seslerine kulaklarını kapamışlar, kafalarını kuma gömmüşler aslında! Dışarıdan nasıl göründüklerine bakmaya ve duymaya cesareti olmayanlar, kral çıplak seslenişlerini duymazlıktan gelmekten de sıkılmıyorlar artık!
Yetmiyormuş gibi üçüncü dernek! İki cemiyet uzlaşamayınca iyice bölünen gazeteciler cemiyetlerini birleştirme ve tek vücut haline getiririz umuduyla çıktıkları yolda icraata zorluklarla patinaj yapmaya başladı! Görünen o ki iki cemiyeti daha fazla bölünmeyi yaşamadan bir araya getirmek artık zor bir iş olmuş! Çünkü; cemiyetler siyasi taraf olma ve Rant sağladıkları ve pazarlıklar yaptıkları taraflarını seçmişler! En büyük hastalık nüfus etmiş iç organlara!
Bu günlerde Aydın da bulunan basın cemiyetlerini, çatıları altında bulunduran federasyonlar; 1. Nisan kararlarından başarısız ve fiyasko ile çıkarak, kendi federasyonlarının çatısı altında bağlı bulunan cemiyetlerinin önlerine eli boş çıkışlarının hesabını vermekten uzak kalmışlardır! 1 Nisan basın kararlarından sonra asıl amacın yerel gazeteleri yok etme olduğu tartışmasız ortaya çıkınca, Aydında bulunan basın cemiyetlerini kendi şemsiyesi altına almak, ayrıca Tüm Türkiye’de şubeler oluşturarak etkin gazetecilik haklarını savunma gücü oluşturmak adına bir genel başkanlık ve sonrası federasyon oluşturma hareketlerinin ayak sesleri duyulamaya başlandı! Hadi bakalım hayırlısı ve bir kamuoyu açıklaması bekliyoruz yakınlar da! Ayrıca bir cemiyetimiz var ki; son yıllarda belki de eşine az rastlanır bir trend çizerek idari kadrolarında fırtınalar estirdi!
Mehmet Aydın’dan başkanlığı devir alan Cem Ulucan ivmesi hızlı bir yükselişle cemiyeti bir yerlere taşınır gösterirken bir anda görevi terk etmesi yükseltilen çıtanın hoyratça aşağıya çekilme zamanı ivme kazanarak sadece isim üzerinden varlığını sürdürürken, adres yapılanmasını da kaybetmiş, bir sihirli elin değmesini bekliyordu! Aydın isim üzerinden cemiyetçilik usulüne mahkûm olmuş, ayakta durmaya çalışan gazetecilerle başa baş kalmıştı artık.
Şimdilerde birileri gelir sahip çıkar mı derken; yine bir bayan elinin değdiğini duyunca, bayanlar başarır teorisiyle düşünmeye başladık desek yerinde olur! Geçenlerde gazete Yörük Efe olarak hayırlı olsun ziyaretine gittiğimizde kısada olsa bir fikir teatisi yapmayı ihmal etmedik! Daha şimdiden iki gazeteciyi aynı çatı altına almış olması takdire şayan bir davranış olarak görmek gerekiyor! Ayrıca öyle dip yapmış bir cemiyeti rayların üzerine almak da hem elini taşın altına koymak hem de maddi bir külfet olduğu ortadayken bu sahiplenme duygusu gazetecilik adına onur duyulacak bir davranış olmuş! Üstelik Mart ayında yapılacak bir genel kurul kapıdayken! Bu sahiplenme duygusu ve ayniyet olgusu da ayrıca takdire şayan bir davranıştır!
Başkan Esin Özhavutçu ile konuşurken; arada çok önemsediğimiz bir anlayışı hatta geleceği çok ilgilendiren bir fikrin ortaya atılması çok önemliydi! Konu aynen şöyle ki; Aydın bölgesinde yer alan sanayi ağırlıklı büyük yatırımcıların basın danışmanlığının bulunmaması! Yüzlerce ben basının gereğini bilir ve iletişim konuşunda sektörün basınla olmayan ilişkisini yerine getiririm diyecek gazetecilere büyük ve geniş bir alan doğuracak bir girişim olacaktır! Başkan Esin hanım için bu basamağın çıkış noktasının ilk adımı yardımcı olunması noktasında bizce Aydın Ticaret Odası olmalıdır!
Esin Hanıma, çıktığı bu anlamlı ve birçok konuda mücadele gerektiren görevde başarılar dilerken, basına derman olacak projelere açık ve duyarlı olmasını ümit ediyoruz!
HABER: ERDAL DEMİR