Bartın Amasra’da maden ocağında patlama sonucu 40 maden işçimizi kaybettik. Bu cümleyi yazmak inanın o kadar zor ki, o kadar acı verici ki… Siz bir de ateşin düştüğü anaları, babaları, eşleri ve yol gözleyen yetim kalan çocukları düşünün… Gidenler gitti, Kalanların acısı hiç bitmedi.
Dün geceden beri ülkede yas havası var. Üzüntü, keder, göz yaşı, isyan, feveran, çığlık, nedenler ve kabullenemediğimiz vahim sonuçlar… Yıllar önce de bu acıyı yaşadık ülkece. Soma’da 301 kişinin öldüğü facianın izleri tam geçmemişken, yaralar kapanamamışken, sebepler irdelenememişken sonu gelmeyen acılar, ihmaller kendini yenilemeye devam ediyor. Gördüğümüz o kahır dolu tablolar, mesai arkadaşlarını, dostlarını kaybeden emektarların korku ve acı dolu göz yaşları…. Cümlelerime nokta koyamıyorum, çünkü her cümlemin sonunu bir türlü getiremiyorum, keskin söylemler yapamıyorum; niye mi; bitmiyor bu acılar, son bulmuyor bu facialar, giden canlar, geride bırakılanlar, ateşler bir türlü sönemiyor. Her şey birbirinin tekrarı.
Yerin altında, karanlıkların içinde, alnının terini toprağa döken, nefesini yerin dibinde almaya çalışan emektar işçilerimizin kömür karası ekmek parası diyerek verdikleri emeğin hazin sonunu yaşıyoruz. Yapılması gerekenleri yapın artık… Geride bırakılanlara ne denir, nasıl izah edilir, ne anlatılır……. Cevabı olan en kısa sürede açıklamasını yapar umarım. Yüreğe su serper misiniz; bilemem, göz yaşlarını dindirir misiniz; bilemem; vicdan konuşur mu hiç bilemem. Tek bildiğim gidenler gitti, yok artık.. Kalanlar ise acıdan bitti; telafisi olmaz artık…