Suriye’nin yeni döneminin kazançlı tarafıyız öngörüsü bile T.C TARİHİN den bugüne varoluş süreciyle asla uyum sağlamaz, Aksine gölge düşürür.
Nasıl olduğu, geçmişte İŞİD den başlayıp bir çok eylemlerin içerisinden nasıl ellerini kollarını sallayarak geldiklerini, nereden ve hangi merhalelerden geçerek geldikleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayan bir ulusun değişimi üzerinden sonuca pay sahibi olmaya aday olmak hiçte akıl ve mantık işi değildir.
Milyonlarca Suriyeliyi hâlâ yurdumuzda barındırıyorsak, Suriyeli ne olacak bu değişimin sonu, bu gidiş nereye oturacak, bu söylemler ve endişelerle bekleyişe geçmişken ve kendi yurtlarına çağrı varken gitmeyenlerin neden gitmediğini hala anlamakta zorluk çekiyorsak, bizde bir gariplik var demektir! Bütün mesele Emevi camiinde namaz kılmaksa eğer, bir topluluğu da incittiğinizi hesaba katmalısınız! İslam da Emevi anlayışının yerini de iyi anlamak gerekiyor!
Türkiye eşiğin önüne gelmiştir. Atacağımız adımlara “DİKKAT ETMEK” vereceğimiz kararları bin kere düşünerek almak, kaotik ortamın ajitasyonlarına prim vermemektir. Salih ve serin davranmak, aklın ulaşacağı selamettir.
Milletin bir olma, iri olma, diri olması, eşiğimizde ki ihanetçileri ve iş birlikçileri süpürmek demektir. Parlamenter sistemin yok edilme meselesi bir siyasi mühendislik işi değil, olsa olsa Türkiye’nin aydınlık yüzünü karartıp, Ortadoğu cehennemine gömülmesini isteyenlerin taşeronluğunu yapmaktan başka bir şey değildir
Sevr bunun tüm niyetlerini ortaya koymaktaydı! Nihayetinde devletin karakterini yansıtan Lider karakteri ve öngörüleri sayesinde aşılan bu niyetler, 2023 umutlarını doğuran ve bugün o tarihi bekleyenlerin değişim ve gelişim umutları olmuştur.
Bu umutları doğuran işte o zamanın yurtseverleri, sever antlaşmasının yok edilmesini sağlayan, siyasi mimarların, dünyanın kabul ettiği liderlerdi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kazım Karabekir ve daha niceleri. Zor şartların olmazlarını aşarak gelinen ve bugün kardeşkanının akıtıldığı, ayrışma ve ötekileştirmenin eşiğine gelinen Türkiye’nin lidere ve liderlere ihtiyacı vardır. Ülkede gizili koalisyon oyunlarının ortaya çıkmaya başladığı şu günlerde, âdeta şah ve mat oyunu sergilenmeye çalışılıyor. Hatta fiili uygulamaların çekinmeden uygulandığı, sivil darbelerin vücut bulduğu bir Türkiye’nin eşiğine gelinmenin sorunlarını yaşıyoruz Yarınlarda bu ayrışmanın ve ötekileştirmenin, emperyalist güçlerin önünde yalpalanmanın acılarını çekecek yine bu millet ve bu ülke olacaktır. Eşiğe gelmenin bir kırmızıçizgisi vardı. Ya eşiği öperek ikrar verip kendinize geleceksiniz, ya da eşikten atlayıp devri âlem olacaksınız Geriye baktığınız zaman bir tarih yok olmuş olacak. Bunun hesabını verecek kimseler ortalarda ve orta yerlerde görünmeyecek. Atı alan emperyaller eşiği atlamış bir teslimiyetçi zihniyetin trolleri ile dansı terk etmiş, esarete dik duran bir milletin boyun eğildiği düzende hâkimiyet edasının kin ve nefret söylemleriyle incinen ve onuru kırılarak yok edilen bir millet ve onun medeniyetinin külleriyle oynamanın zevki sefasını sürecektir. İşte o zaman bu ülkenin geleceğini yok pahasına savuranlar, yaşayacakları adres ve zevki âlem ne olursa olsun vatansızlığın ıstırabını çeke çeke can verecekleri günün karanlığında yok olacaklardır!
Bir yeni anayasa dayatmacası eşiğin önünde, İslami birlikteliğin emperyalist hamurla bulamaç olduğu Türk İslam sentezi eşiğin önünde, sistemin imkânlarından faydalanılıp sistemin yok olmak üzere ve rejime tehlike olduğu çığlıklar eşiğin önünde!
Adına başkanlık denilen sistemin bir geleneksel başkanlık anlayışının seslerine benzeyen padişahlık eşiğin önünde.
Bu rüyanın filmleri çokça oynanmıştı ve yine aynı özenti senaryolarının, boş kursak heveslerinin herkesin midesini vuracak oyunlar eşiğin önünde!
İşte ya eşiği öpüp ikrar verecek bu kapıdan içeri girecek öze döneceksiniz, ya da eşiği atlamaya hazırlananların arabasına binip devrileceğiz.
Eşiğin önündeyiz, eşiğin…Efendiler!