Yaşadığımız ağır koşullar, birlikteliğimizleve örgütlenerek tüm sorunlamızı çözmemiz içten bile değildir. Ne kadar güçlü olursak toplum nezdinde inandırıcılığımız ve yaptırım gücümüz o kadar sağlıklı olacaktır.
Eğer birlikte olmazsak parçalanmışlığımız etkimizi ve tepkimizi anlamsız hale getirecektir. Mevcut yaşadığımız sorunlar daha da ağırlaşarak devam edecektir. Çözümde zorlaşacaktır.
13 Milyon 600 Bin Emekli, Türkiye Nüfusunun ailesi ile beraber en az 27 Milyon nüfusa tekabül etmektedir.
Bu güç herhangibir siyasi partiyi tek başına iktidara taşıyacak güce sahiptir, birlikte oluşturacağımız bu güç her türlü sorunumuzu çözecek yeter ki bunun farkında olup örgütlenerek kararlı bir şekilde etmemiz gerekmektedir.
Birlikte olamadığımızda bankaların emekli maaşımız için ödemekte olduğu promosyonlar aktif çalışanlar ile karşılaştırdığımızda 4/1’ini ancak alabiliyoruz. Bu tutarı almakta hayli zorluklar mevcut olup bankaların kendi hukuksuz kuralları doğrultusunda değerlendirilerek ödeme yapıyorlar.
Buna örnek verecek olursak Kamu bankaları promosyon ödemelerinden 02/09/2022 tarihine kadar en az promosyonu vermektedir.
Bu konuda en kısa zamanda da 2021 Tüm Emekliler Sendikası ve şubeleri;
Gerekli Hukuki eylemliklerimizi hayata geçirerek taleplerimizi dile getirmek
Şubelerimizin ve Genel Merkezlerimizin görevidir.
Aktif çalışanlardan örgütlü olanlar bankaların yetkili birimleri ile kıran kırana pazarlık yaparak kendi istekleri tutarlarında taleplerini alabiliyorlar.
Bankalarla Emekliler arasında bir mücadele sürüyor. Yukarıda da belirttiğim gibi bazı bankalar arasında ki keyfi uygulamalar sıkıntı yaratmakta halen bazı bankalar 3 yıllığına 750 TL vermekte direnmekteler. Oysaki bazı bankalar 7500 TL vermekte aradaki fark çok büyük olmakla birlikte banka sözleşmeleri ve kredi borçları öne sürerek maaş nakil işlemlerini bile yapmamaktadırlar.
Oysa bu konuda Yargıtay kararı bulunmaktadır. Emekli istediği bankadan Emekli maaşını alabilme hususunda 3 Yıllık sözleşmeden doğan promosyonlar artırıldığunda sözleşme günü dolmadan geriye doğru promosyon borcumuzu kapatarak yeni sözleşme bankanın yeniden belirlediği tutarı almamız yasaldır, ve Hukuki dayanakları mevcuttur.
Tarafmızca yönlendirilen üyelerimiz konuyu takip ederek bu bankalardan yararlanmaktadır.
Emekliler ile tüm vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişmesi günümüz koşullarında ve ekonomik anlamda kaliteli hizmete ulaşması imkansız hale gelmiştir.
Sosyal Hukuk Devletinin gereği ulaşım, sağlık, eğitim, barınma, iletişim, güvenlik, adalet bir ülkenin vazgeçilmezi, devleti devlet yapan en önemli unsurlardır.
Devletin yok sayılamaz asli görevidir. Bu durumun aksi nüfusun %85’I yok sayılamaz. Aynı zamanda Hukukun eşitlik ilkesinin ve insan hakları evrensel beyannamesine de aykırıdır.
Türkiye Cumhuriyeti bu imzalanan insan hakları evrensel beyannamesini imzalayarak taraf haline gelmiştir.
Kişi başına düşen gayri safi Milli hasıla’da büyük dengesizlikler yaratarak ciddi bir sosyal yara haline gelmiş olmaktadır.
Bu aşmazlar Türkiye Cumhuriyetini oluşturan Halkın her konuda olduğu gibi sağlık, eğitim, üretim, ulaşım, gıda gibi yaşamsal anlamda en acil sorunları kısır döngü haline getirerek kronik bir yara olarak karşımıza tehlikeli bir şekilde çıkması en büyük kaygımızdır.
Yürütmenin başında olan Hükümetin öncelikli çözmesi gereken acil sorunlardır.
Gelişmiş Ülkeler ile karşılaştırdığımızda her konuda halkımız ve emeklimiz bu acı içerisinde kıvranmaktadır.
Bu sorunları çözmeyen öteleyen ve yoksayan Hükümet elbette Hukuk çerçevesinde seçimler ile biz emekliler üzerimize düşen görevin yarınımızı aydınlatmak adına sandıkta gereken hesap sorulup sağlıklı sonuca ulaşacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Devlet Hastanelerinde bazı branşların olmadığı 2022 Ağustos ayı içerisindeki nöbet çizelgesinde açıkça görüldüğü gibi şu branşlarda ki yan dal ve ana dal olan Doktorların olmadığı açıkça görünmektedir.
Bu Branşlar Hematoloji,Gastroloji,Göğüs Cerrahi,Kalp Damar Cerrahi,Çocuk Cerrahi,Endokrin,Onkoloji,Plastik Cerrahi,Ramatoloji Doktorları bulunmamaktadır. Bu sıkıntılar yine brans Doktorların yetersizliği Şehir Hastanelerinde de yoğunlaşmaya neden olmaktadır.
Ve sorunlar kat kat artarak yoksulluk sınırı altında yaşayan halkımız ve emeklilerimize yansımaktadır.
Bir Doktorun hastaya tedavi ve teşhis konulmasında yaşanan sıkıntılardan birisi de Doktorlarımıza performans adı altında muayene süresini 5 dakikaya kadar indirerek Doktorlarımızı kaliteli hizmet vermekten mağdur etmekle birlikte Sağlık çalışanları ile hizmet alan Halkımızı karşı karşıya getirmektedir.
Yaşadığımız bir başka sorunda teşhis ve tedavi’de istenilen tahliller röntgen,mr,kan tahlilleri,süresinin çok uzun olması tedavi ve teşhis’te hastayı tehlikeye sokmakla birlikte Doktorun teşhis koyması’da ciddi bir sağlığımızı tehdit eden bir zaman kaybı haline gelmiştir.
Öğrneğin röntgen, ultrason vb Doktorların taleplerinde röntgen çekimi, ultrason çekimi 6 ay gün verilmekte,bunun raporlanması da
1 ay sürmektedir. Bu sure içerisinde sağlığımızın ölümcül bir şekilde tehdit eder hale gelme tehlikesi ile karşı karşıya kalınmaktadır.
Doktordan alınmak istenilen randevu bazı brans Doktorların olmayışı veya yetersiz kalışı randevu alma süresinin ciddi bir şekilde uzaması veya randevunun alınması imkansız hale gelmektedir.
Doktorların talep ettiği solunum cihazları, uyku apnesi, medical cihazların Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması oranı komik bir hal almaktadır.
Bunun karşılama oranının %20’lere kadar düşmekle birlikte eğer Sosyal Güvenlik Kurumu bu %20’yi karşıladığında verilen cihazların hastaya zimmetleyip geçici bir şekilde vermektedir.
Bu cihazların süreç içerisinde değişmesi gereken aparatlarını da Sosyal Güvenlik karşılamamaktadır.
Kronik hastaların ve diğer hastaların emeklilerimizden alınan katkı payları gelirine orantılı acımasız bir maaliyet teşkil etmektedir.
Kronik hastaların raporları olmasına ragmen yaşamsal önem taşıyan ilaçların zaman zaman ulaşımı ve temininde zorlanıyor ve bulamadığı da olabiliyor.
Bazı ilaçların çok önemli olmasına ragmen Sosyal Devlet kurallarına aykırı olarak bu ilaçların karşılanmadığını da maalesef görmekteyiz.
Kronik hastaların ilaçlarını üreten firmalar az üretim yoluyla ilaç değer tespitini yükselterek stokçuların oluşmasına neden olmaktadır.
Sağlık bakanlığı’nın bu raporlu ilaçların ne kadar üretilmesi gerektiğini bilmekle birlikte üretici firmalara herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır.
Bu sorunların yansımasını halkımız yaşamaktadır.
Evde Sağlık Hizmetlerinin ihtiyaç doğrultusunda çok yetersiz kalmakla birlikte bazı hastalarımıza bu hizmet verilememektedir.
Aile Sağlık Merkezlerinde Doktor sayısının yetersizliğinden kaynaklanan ilk tedavi ve teşhisleri zamanında yapılamamaktadır.
Bunun sonucunda da Devlet ve Şehir Hastanelerinde yığılma olmakla birlikte emeklilerimize ve Halkımıza yansıyan ciddi bir ekonomik anlamda ulaşım maaliyetleri de getirmektedir.