Sosyal devlet olma ilkesi bir ülkede yaşayan sınıfların, sosyal refah düzeyinin yaşana bilir düzeyde olması demektir! .
Yani bir aile istediğinde ayda bir; tiyatroya gidebilmeli, sinemaya gide bilmeli, ailesiyle yemeğe çıkıp ticari hayata katkısını koya bilmeli ya da yolda bir tatiline gidebilmeli!
Nasıl hangi şartlarda; 2500 TL alan emekli maaşıyla mı, açlık sınırının ve yoksulluk sınırının uçuştuğu düzeylerde mi? Enflasyonun TÜİK’e göre mi yoksa piyasa gerçeklerine göre neredeyse üçlü rakamlara dayanacak sınırlara yaklaşmış olduğu sınırlarda mı bu gerçek sosyal yaşam gerçeğini yaşaya bilecekler!
Bir elde hastaların sahipleri reçetelerle kapı kapı yetmedi ilçe ilçe ilaç arıyor, diğer taraftan yeni icat fakir fukara Pazar sonu kalmış meyve, sebze almanın peşinde, kar kış demeden belediyelerin halk ekmek kuyruklarında kış boran demeden sıra beklemede, doğal gazı yaksam mı, elektriği kullansam mı diyerek matematik denklemlerini çöz meye çalışıyor fakir fukara! Derdi ay sonu bu matematiği elde ki eksi parayla nasıl çözeceğinin hesabını yapan halk; iyi biliyor ki bir ay çekmez elektrik ve doğal gaz faturalarını ödemeyenlerin Şar telleri birer birer inecek! Bu seferde askıda fatura dönemi başlayacak fakir fukara için! Ne günler yaşadı bakalım daha ne günler yaşayacak! Peki, yeni kuşak bu fakir fukaranın çocuğu olarak dünya ya gelmişse aynı kaderi paylaşıp hangi yoksulluk psikolojisiyle büyüyecekler! Mutlu kesimin çocukları, kodamanların çocukları Amerikalarda okurken! Bu millet ucuz ekmek kuyruğunda beklerken ağlayan amcayı, Pazar sonu kalmış meyveyi alan teyzeyi, tane tane, gramlarla alış veriş yapılan bu zamanları unutmayacak! Tarihinde doğal gazı kesintiye uğrayıp, taahhütlümüz var bu kısıtlama uzarsa halimiz nasıl olacak diyen koca tesislerin sahipleri olan sanayiciler bu soku nasıl atlatacaklar, daha yeni yeni dışarının güvenini kazanmaya başlamıştık diyen ihracatçıyı unutmayacak!
Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, adalette uğradığımız zafiyetler derin izlerle uzun yıllar belleklerimizde yarattığı tahrifatın faturasıyla yaşayacak!
Toplumsal yaşamın ikilere bölündüğü, siyasetin ilkelerden uzaklaşıp seçim politikaları için nasıl kirletildiği, fakirliğin fukaralığın nasıl güncel yaşamın normallerinden sayıldığı, bir kesimin en gencinden en yaşlısına kadar refah içindeyken, aynı ülkenin çoğunluğunun yaşama tutunma savaşı içinde nasıl debelendiği akıllara kazıldı. Bu psikolojik yapılanma nasıl normale dönüşecek bunu yaşayarak görebilecek miyiz bilemiyoruz!
Bu sorunları yaşamamak ve ülkenin refah ve müreffeh bir yaşam sürmesi, içte dışta güvenirliği sağlama, tüm uluslararası ilişkileri ülke çıkarlarına duyarlıma, izlenen siyaset ve politikaların ülke ve millet yararına olmasını sağla adına var olan hükümet ve muhalefet nelerle meşguller! Her zaman milletin takdirini ve kabulünü kazanmış hükümet ve muhalefet sandığa giderken kendinden emin gide biliyor mu? Yoksa seçim politikalarıyla uğraşıp, toplumsal kargaşa, algı yaratma derken en uç köşeden en başköşeye kadar seçim malzemesi yaratmak için ülke gerçeklerini ve sorunlarını örtüleme ve görmemezlik yâda erteleme politikalarına mı başvuruyor? İşte tüm bu hesapları fakir ve fukara yapacak! Canı yanmış iktidardan ve muhalefetten medet uman millet sandıkta hesaplaşacak! Günün gerçekleri fakirlik ve fukaralık düzeyinde halledilmez ekonomik ve sosyal yapının sorunlarıyla boğuşan bir millet yaratmışsa, kimin hangi seçim politikalarını yaratma yolunda koştuğunu, yaratılan gündemlerin artık faturaları ödeme adına yolda yürürken düşünen halkı ilgilendirmeyecek! Dalgın yürürken arabanın altında kalan fakiri fukarayı ilgilendirmeyecek!
Fakir Fukara varsa da yoksa da faturalarını nasıl ödeyeceğinin hesabını yaparken, okula giden çocuğuna hangi iaşeyi koyacak parayı nereden bulacağını yaparken ne hükümetin nede muhalefetin kavgalarını ciddiye almayacak, günü geldiğinde hesabı kendisi soracak!
Rahatsızız artık kimin nerede hangi başkonsolos ile yemek yiyerek üç saat görevini bir başına takip etmemesinden yola çıkanların feveranından, rahatsızız artık kuzey Marmara yolunun kapalı olduğunu söyleyip emsal teşkil etmek için feveran edenlerden, rahatsızız artık kaybedenlerle, kazanan siyasetçilerin seçim politikaları için dalaşmalarından, rahatsızız artık! Bugün dedikodu yok, bugün iyilik zamanı diyerek yaptıkları gerilim dolu söylemlerini unutanlardan…
Ülkenin sorunu Fakir Fukaranın faturayı nasıl ödeyeceğiz sorunadır! Ülkenin sorunu ihracatı hedef alıp gaz ve enerji sorunu yaşayan ihracatçının, sanayicinin sorunudur! Ülkenin sorunu ayrışan iki ayrı toplum yapısında yok olan kardeşlik ve Anadolu kültürünün yozlaşması ve asimilasyona uğraması sorunudur! Ülkenin sorunu güvenirliğin kayıp olması sorunudur! Ülkenin sorunu ekonomik, sosyal yapı, eğitim, birçok konuda Avrupa ve dünyada gerilerde kalma sorunudur! Ülkenin sorunu bir olma, diri olma ve iri olma sorunudur!
HABER EDİTÖRÜ: ED