Her yeni bir genel seçim; yükselen umutları ve özgürlükler bekleyişini ve demokrasinin filizlenmesinin, devletin fabrika ayarlarına dönüşünün umudu oldu Türkiye’de!
Son genel seçim ve beklenen umutların ufkunda ki ışığın doğuşunu bekleme nöbeti nafile sonuçlar doğururken, yurdun birçok coğrafi değerlerinin birer birer gözlerimizin önünde bir yanlı çevreye rant uğruna heba edilişi, biz ve binlerce yurtseverle birlikte gözü yaşlı ninelerin sahnelenmesine neden olmaya devam etmektedir!
Yeni kabine ve yeni bakan! Eğitimde kaybolan süreç, gerileyen sistem ve adeta eğitimin yozlaştırılmasını sağlayacak onlarca müfredat arka arkaya uygulanarak nereye gittiği net olarak görülen çöküşe doğru bir eğitim sistemi!
Çocuklar ve yetişkinler eğitim almamış bir toplumun içinde arayışa yönelik hiçbir gayret ve çaba olmadan öylesine tepki vermeyen bir toplumun parçası olup çıktılar! Ülkemizin geleceğini tahsis edecek bu dimağlar, sistem tarafından bilinçli bir şekilde yok olmaya doğru hızla ilerlemektedir!
Ne yazık ki her yeni bir umut ve yeni bir ışık doğar mı anlayışı bu seferde boşa çıkmış; çiçeği burnunda Milli Eğitim B akanı; toplum kız çocuklarımızın ayrı bir sınıfta okumasının istiyor demekle, karma eğitim sistemine kadar neşterin atılmaya hazır olduğu ifadesini toplumun geneline yerleştirmeye çalışıldığı görülmüştür!
Toplum üst üste yurt ve demokrasiye atılan neşterlere tepki vermekten bunalmış, örgütsüz toplumun nelere karşı tepki vermekten uzak kaldığını gözler önüne sermiştir!
Yeni bakan hangi toplumun karma eğitimden vazgeçilmesi talebinde bulunduğunun açıklamasını yapmalıdır!
Bu ülke muasır medeniyetlere doğru ne zaman yürüyecektir! Bu ülkede ne zaman demokrasinin gereği olan uygulamalar yerine getirilecek ve devletin gücü eğitimde de var olduğu konusu işlenecektir! Bu ülkede kanun ve uygulayıcıları varsa; bu karma sisteme karşı duran toplumu, asıl uyulması gereken kanunlara davet eder ve gerekirse müeyyide uygular! Tıpkı gereksiz uygulanan, demokrasiye yakışmayan uygulanan müeyyidelerin kolaylıkla uygulandığı gibi!
Bu ülkede her istem ve söylemi kanun yerine geçen bir sistemin başkanı vardır! Bu söyleme tepki verecek ve geçit vermeyecek eylem ve söylemini umutla bekliyoruz! Bu ülke demokrasinin ilkelerinden asla vazgeçmemelidir! Bu ülke demokrasi sayesinde hala bir yerlerde kredisini korumaktadır! Bu kredinin sonuna doğru hızla ilerleyişe bir dur demenin zamanıdır artık, eğitimi çağdaşlaştırmanın zamanıdır artık!
Türkiye eğitimde onlarca yıl geriye gitti. Pandemi den daha büyük yıkım, eğitimin sistemden uzaklaştırılması ve siyasallaşan eğitimin kontrolden çıkması ile olmuştur.
Pandemi de eğitimin yüz yüze yapılmasından uzaklaştırılması, yeterli bilgi ve tedbirlerin oluşturulmamasından kaynaklı ve sonuçta bir buçuk yıl yiten, tükenen eğitimin arkasından seksen milyon nüfuslu Türkiye de kimsenin ses çıkarmaması, sonucu kabullenmesi, Türkiye'de eğitimin yozlaşmasına ve bugün çocukların okul ve eğitimden uzaklaşmasına kadar varmıştır!
Yüz yüze eğitimin yerine konmaya çalışılan ve başarısız olunan uzaktan eğitim, aslında öğretmenin sözde dersini anlattığını, ailelerine ise çocuklarının eğitimini aldıklarını sanmalarından başka şey değildir! Okullarda Pandemi sorunu ve tedbirleri konusunun algılanması, problemin çözümünün aslında okullarda yüz yüze eğitimden geçeceği gerçeği üzerinden yürüme kabiliyetinin kaybedilmesi bu sonu doğurmuştur! Bu süreçte Türkiye'nin okullarda sosyalleşme olunacağı gerçeğini, bu suretle sosyal yaşamda yerlerini alacak çocukların yetişmesi algısını unutmamak tan geçer! Türkiye'de mutlu azınlığın böyle bir sorunu olmamasına karşın, varsa orta sınıfın ve fakir aile çocukları eğitimden kopmuş en az otuz yılın gerisine düşmüştür. Bir nesil yok olmuştur eğitimde. Ailelerde uzaktan eğitim yanlışlığını kabullenmiş bir buçuk yıldır adeta durumdan sonuç çıkarmamış, kendi haline bırakmıştır.
Konuya birazda başka açıdan baktığımızda,
Devletler, kendi iç dinamiklerine sahip çıktıkça yücelirler. Birlikte yaşamın kardeşliği ve gücünü kullandıkça düşmanlarını tedirgin ederler. Lokmayı kırıp hep birlikte paylaşmayı sevgiyle yoğurdukça, sindirdikçe dışa bağımlılıktan kurtulurlar.
Hiç bir devletin içinde ki sömüren zümresi, sömürülen üzerinden mutlu olamamıştır. Yok, oluşu ve çöküşü hep birlikte yaşamak zorunda kalmışlar ve tarih hiç bir zaman bu zulmü affetmemiştir.
Memleketim bu bilinç ve anlayışla; Cumhuriyetin temel ilkeleri üzerinde ve insan sevgisiyle olgunlaşmış, geleceğin sürecine de TC devleti diye yazmıştır.
Hiç bir rejim ve mantık Cumhuriyetin değerleriyle, milli iradenin tercihiyle yükselen ulusun üzerine, iki dudağının arasından çıkan bir anlayışın tercihiyle oluşan, adı ve şeklinin ne olduğu belli olmayan bir sistemin geleceğinin ne olacağı, bekasını nasıl koruyacağı belli olmayan bir süreçten geçeceği günleri yaşayacağı endişesini yaşayarak tarihin sayfalarına ne yazık ki yazmıştır!
Böyle bir düzenin peşinden aklı öne alan bir toplum asla koşmayacak ve primde vermeyecektir. Sonuç öze dönen devlet, bir, iri ve diri olan bir millet ulus ve ülkü yapısını koruyacak. Bekasını yüceltecektir.
Önemli olan ben anlayışından medet ummadan, biz anlayışını kutsal kılmaktır. Bu söylemlerden yola çıkarak, Türkiye çok ciddi bir eğitim sorunu yaşanmaktadır. Onlarca kez denenerek yerine yerleştirilmeyi amaçlayan eğitim, din ve inanç eksenli bir döngünün etrafında, çağdaşlaşma yarışının gerisinde kalarak, neredeyse ümmet toplumunun bir parçası haline gelmişken, çok olumlu karşılanan bir demokrasi seferberliği ve bekçiliği sürecine girerek, sürecin eğitim için aydınlık sinyallerinin haberini veriyor olmasını umutla bekledik durduk. Demokrasi, çağdaşlaşma yarışından kopmayan bir eğitim sisteminin, kendini bulan ve bilen bireyleri yetiştiren bir sistemden oluşmuş toplum yapısıyla yükselir ve sivilleşir.
Demokrasi işleyiş şekli ile ölçümlenir. Kavram ve kurumlarıyla yönetim olur. Asla kendini bilemeyen toplumların ve bireylerin omuzlayacağı bir sistem değildir. Türkiye geldiği noktada bu haliyle demokrasiye bir hayli uzak ve hazırlıksız bir durumda yakalandı. Var olan değerler sayfanın arka yüzünde öylesine yıpratılıp, erozyona uğratıldı ki, yeni sayfada demokrasiye rastlanacak çok az şey kaldı kavram ve kurumlarda. Bir tek ayakta kalan şey, demokrasiye alışmış toplum ruhudur. O da bugün meydanlarda demokrasi nöbetin dedir.