Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, artan çevresel kirliliği biyolojik çeşitliliği tehdit ettiğine dikkat çekerek, “Her şey insan için olmaya başladı” dedi.
Doğal güzellikleri ile birçok yaban hayatına ev sahipliği yapan Aydın’da ve ülke genelinde biyolojik çeşitliliğin her geçen gün azaldığına dikkat çeken Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, birçok bitki ve hayvan türlerinin yok olma tehlikesinde olduğunu ifade etti. İklim değişikliği, çevre kirliliği gibi birçok etmen dolayısıyla biyolojik çeşitliliği tehdit ettiğini ifade eden Sürücü, “Hep birlikte korumalıyız” diyerek vatandaşları duyarlı olmaya davet etti.
Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nün farkındalık oluşturulmasının amaçlandığını sözlerine ekleyen Sürücü; “Doğadaki canlı yaşamının her geçen gün azaldığına dikkat çekmek, farkındalık oluşturmak ve halkı bilinçlendirmek için Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü ilan edilmiştir. Bir yandan iklim değişikliği, bir yandan meydana gelen kuraklıklar ve büyük bir hızla kaybolmaya başlayan sulak alanlarımız, kirletilen denizlerimiz, tahrip edilen ormanlarımız nedeniyle biyolojik çeşitliliğimiz sürekli azalmaktadır. Tüm bunların sonucunda nesli tehlike altına giren bitki ve hayvan türlerimiz o kadar azalmaya başladı ki. Belki de birçoğunu gelecek nesiller göremeyecek bile. Büyük bir hız ve hırsla çok kısa sürelerde her şeyi tüketiyoruz. Gerek kentlerimizde gerekse doğada gördüğümüz bir yeşil alanı, bir bitkiyi, ağacı ve ormanların muhteşem güzellikteki doğal peyzajını bir daha görebilmek mümkün olmuyor. İnsanların doğayla olan ilişkisi ve sahiplenmesi çok değişti. Tüketim alışkanlıklarımız çoğaldı, çevre duyarlılığımız oldukça azaldı. Her şey konforlu bir hayat ve her şey insan için olmaya başladı” dedi.
“Hepimize görev düşüyor”
Biyolojik çeşitliliğin korunması için herkese görev düştüğünü ifade eden Sürücü; “Biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu, doğayla tarihin iç içe bulunduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bir yandan da bu zenginliklerimizi madencilik, taş ocakları, sürekli artan enerji talepleri, kirlilik, yaşam alanlarının tahribatıyla azaltıyoruz. En sıkı korunan alanlara bile tehditlerin çoğalmaya başladığı günümüzde, biyolojik çeşitliliğin korunması ve geleceğe taşınması için hepimize görev düşmektedir. Özellikle Tarım ve Orman, Çevre ve Kültürle ilgili kurumların, bazı alanlarda çalışan koruma statülerindeki yaşanan sıkıntılar, yetki ve sorumluluk çatışmaları yerine, sürece STK’larda dahil edilerek birlikte işbirliğine dönüşürse, biyolojik çeşitliliğin korunmasına en büyük katkı yapılmış olacaktır” dedi.