EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, Latmos tarihi ile ilgili birçok keşfe imza atan Alman Arkeolog Dr. Anneliese Peschlow’un en büyük hayalinin Latmos’un korunması olduğunu ifade etti.
Geçmişinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan Aydın’da, tarihi ve doğal güzelliklerin tanıtılması korunması adına çeşitli farkındalık çalışmaları yapan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), doğal peyzaj alanları ve tarihi ile dikkat çeken Latmos’a dikkat çekiyor. Konu ile ilgili açıklama yapan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, Latmos tarihi ile ilgili birçok keşfe imza atan Alman Arkeolog Dr. Anneliese Peschlow’un en büyük hayalinin Latmos’un korunması olduğunu belirtti.
Alman Arkeolog Peschlow’un hayatını Latmos’a adadığını ifade eden Sürücü; “Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bilgileri dahilinde ve temsilcileri gözetiminde, Latmos Dağları’nın vahşi coğrafyasında 25 yıl araştırmalar sürdüren Alman arkeolog Dr. Anneliese Peschlow, Latmos bölgesinin tarihiyle ilgili birçok yeni keşfe imza atmıştı. Latmos’un, Türkiye’nin batı kıyılarının doğal güzellikler açısından en etkileyici ve arkeolojik bulgular açısından en zengin yerlerinden biri olduğunu söyleyen Peschlow, Latmos’taki buluntu ve kalıntıların Neolitik Dönem’den, Osmanlı Dönemi’ne dek uzandığını, buluntuların en önemlisinin de M.Ö. 6. Bin - M.Ö. 5. Bin ilk yarısına tarihlenen kaya resimlerinin olduğunu söylemişti. İnsanlık tarihinin önemli bir adımının belgesi olan Latmos kaya resimlerinde hiçbir şiddet sahnesinin olmadığını, aileyi, anne ve çocuğu, düğün törenlerini, ilkbahar şenliklerini kısacası mutluluğu yansıttığını belirtmişti. “Hayatımda bir kızım var bir de Latmos Dağları” dediği ve hayatının büyük bir bölümünü adadığı bu coğrafyaya uzunca bir süredir sağlık sorunları yaşadığından gelemedi. En son Berlin’de kendisini ziyaret ettiğimizde, maden ocaklarının oluşturduğu tahribatlara üzülerek “Bu kadar düşük değerli bir maden için Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir manzara mücevheri olan Latmos’a neden kıyıyorlar?” demişti. “Kültür turizmi için çok önemli olan Labranda’nın etrafını görmüyorlar mı? Her tarafı delik deşik edildi. Türkiye’nin yegane doğa ve kültür hazinesi olan Latmos bir nevi prehistorya açık hava müzesidir. Eğer buralara da maden ocakları için izin verilirse, Latmos’un ekolojik ve kültürel geleceğinde onarılmaz tahribatlar yaşanacaktır. Bu dağın bütüncül olarak bir an önce korunması gerekir. Yaşarken Latmos’un kurtulduğunu duyarsam çok mutlu olacağım’ diye hassasiyetini belirtmişti” dedi.
“Sergiden kimsenin haberi yok”
Peschlow’un eşsiz kaya resimlerinin dünyaya tanıtılması için çaba sarfettiğini ifade eden Sürücü; “Dr. Anneliese Peschlow, Latmos’u, Bafa Gölü’nü ve eşsiz kaya resimlerini tanıtmak için, tüm maliyetini kendisi karşılayarak yaptırdığı tanıtım panoları önce Almanya’da Berlin, Bonn, Freiburg, Oldenburg, İtalya’da Roma, Lecce, Napoli, Ferrara, Erto, Bozen’de sergilendi. Türkiye’ye getirildiğinde gümrükte yaşanan sorunlardan sonra, eski Muğla Valisi Lale Aytaman’ın aracılığıyla İstanbul, Ankara ve Muğla’da sergilenmesi sağlanmıştı. Akabinde Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün bir armağanı olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne takdim edildi. Bir müddet Muğla müzesinin depolarında kalan panolar, daha sonra Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin Mulaj Müzesinin 2. Katında sergilenmeye başladı. Ancak buradaki sergiden pek fazla kimsenin haberi olmadığından panolar pek fazla insan tarafından görülemiyor. Aslında bu panoların Latmos’ta, Bafa Gölü’nün kıyısında Kapıkırı Köyü Herakleia’da sergilenmesi daha doğru olacaktır. Latmos sevdalısı Mimar Ahmet Balkan ve Albert Distelrath’ın mimari çizimleriyle tasarladıkları ziyaretçi tanıtım merkezi hayata geçirilebilirse, burada sergilenerek gelen ziyaretçiler için yararlı bir tanıtım olacak ve Latmos için farkındalık oluşturacaktır” dedi.