Nasıl tarif edilir ya da tarifi var mıdır bilemiyorum; aslında biliyorum tarif edememenin de tarif olduğunu…ama sevginin ve sevmenin yüceliği asla tartışılmaz. Sevmek insana ilaç gibidir, iyileştirir, başkalaştırır, güçlendirir, şöyle bir sarsar silkeler seni….
Dünyaya isyan ederken bazı anlarda bir bakarsın hırçınlığın ,sadece sevmekten dile gelmiş. Yaşam en düzünden akıp giderken ya da anlamsızken nefes almak bile, gülmek bile, düşünmek bile senin duygularının mimarına ait olmuş.
Her şey mühim ama en mühimi sevmek, güzel sevmek, başka sevmek, bazen şahlanıp bazen de hafif esen ve okşayan rüzgar gibi sevmek….. Aşkın yarattığı gücü bilerek sevmek. Güvenerek ve kafa tutarak sevmek.
Aşk, sevmenin en deli hali mi yoksa en masum hali mi? Her şey…. Aşk her şey….Bir dua, bir merhamet, bir buse, bir tebessüm, bir yaşamda tek yürek tek vücut, bir sebep, bir sonuç, bir gözyaşı ve bir veda… İki gönlün koca dünyaya sığdıramadığı heyecan iki gönlün baş kaldırışı, iki gönlün savaşı, iki gönlün bitmeyen kavgası, iki gönlün 2=1 olması. İyi ve kötü, acı ve tatlı, imkansız ve zor, hayal ve gerçek, savaş ve mücadele karmakarışık fakat en başkası en vazgeçilmezi… Aşkı sevmek lazım, Sevmeyi bilmek lazım; pazarlıksız, çıkarsız, sade ve dopdolu, sadece kendin gibi sahtekarca değil en samimi….
Çünkü sevgi ve aşk samimiyet ister. Özdemir Asaf nasıl bir şiir dökmüş kağıda ,tarif-i şahane olan tabirleri anlatmış aşkın tariflerini…
“Kim o, deme boşuna…
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.
Aşk bazen yanlış kapıyı çalar, bazen de turnayı gözünden vurur, bazen de pişmanlığa boğar… Dediğim gibi aşk her şey ve aşka yürek gerek, sevmek, yaşama gerek.
Sevenlerin, fakat en derinden adam gibi sevenlerin günü kutlu olsun. Sevmek; felsefeniz, aşk ise; cesaretiniz olsun…
Sevgilerimle….